Makro İktisat

2025 YILININ 2. ÇEYREĞİNİN ORTASINDA TÜRKİYE EKONOMİSİ PERSPEKTİFİ

Türkiye ekonomisi; 2025 yılına ; %44,38 oranında enflasyon; %3,2 lik bir ekonomik büyüme ve politika faizi olarak da %47,5 ile başladı. İşsizlik oranı %8.7 oranında ölçülmüştü.

1. çeyrek sonu verilerini baz alarak Türkiye ekonomisindeki son duruma baktığımızda;

Enflasyon %38,1, politika faizi %42,5 ekonomik büyüme ise %1,5 ile %3,2 aralığında ortalama %2,17 lik bir büyüme beklenmektedir. Geçtiğimiz senenin 1. Çeyrek ekonomik büyüme verisi olan %5,4 lük veri ile tahmin edilen ekonomik  büyüme verisi karşılaştırıldığında ekonomik yavaşlama göze çarpmaktadır. Enflasyonda enflasyon artış hızı düşmüş olsa da yüksek enflasyon olgusu ve yüksek enflasyon riski sürmektedir. İşsizlik oranı ise %8.2 olarak ölçülmüştür. İşsizlik oranında kısmi bir düşüş gerçekleşse de ekonomik yavaşlama gelecek çeyreklerde işsizlik oranının artış riskini yükseltmektedir.

1.çeyrek açısından uygulanan ekonomi politikalarına bakıldığında ise;

para politikası açısından kademeli gevşetici para politikası ; maliye politikası açısından ise sıkı maliye politikalar uygulanmıştır. Dezenflasyon politikaları açısından uygulanan politikalara bakıldığında politika uyumsuzluğu göze çarpmaktadır.

PMI endeksinden Türkiye ekonomisine bakacak olursak 2025 yılına PMI endeksi %49,1 oranında başlamış; 1. Çeyrek sonunda da %47,3 oranında gerçekleşmiştir. PMI endeksi açısından Türkiye ekonomisine bakacak olursak makro ekonomik açıdan risklerin arttığı ve ekonomik yavaşlamanın oluştuğu göze çarpmaktadır.

CDS primleri açısından Türkiye ekonomisine bakılacak olursa; 2025 yılına 249,68 baz puan verisiyle  başlayan CDS primi 1. Çeyrek sonunda 313,54 baz puana yükselerek ekonomik risklerin ciddi şekilde  arttığı gözlemlenmektedir. (CDS primi özellikle Mart ayında yaşanan siyasi ve hukuki  olaylar nedeniyle ciddi bir oranda artış göstermiştir.)

Veriler ışığında değerlendirme yapılacak olduğunda ;

-Ekonomik büyüme yavaşlamıştır.

-Ekonomik riskler artmıştır.

-Ekonomik politika uygulamaları uyumsuzlukları göze çarpmıştır.

Yapılması Gerekenler

  • Tüketim ekonomisinden ve tüketim ekonomisine bağlı hormonik ekonomik büyümeden  üretim ekonomisine geçmemiz gereklidir. (Üretim yapan kişilere gerekli vergi teşvik politikalarının elden geçmesi gereklidir.)
  • Ekonomik politika uyumsuzlukları için dezenflasyon politikaları yeniden gözden geçirilmelidir. Özellikle para politikası açısından efektif faiz –efektif kur etkisi ve efektif sübvansiyonlar gibi politika araçları yeniden gözden geçirilmelidir.
  • Enflasyon-faiz denkleminden çıkılıp, enflasyon hedeflemesi politikasının terk edilmesi ve enflasyonun baskılanmaması elzemdir.
  • Döviz kurunun baskılanmasının terk edilmesi gereklidir.
  • Hukuksal normlara güvenin artırılması ve hukukun ve anayasanın üstünlüğü ilkesinin tartışmaya açılmaması için gereken hassasiyetin gösterilmesi olmazsa olmaz olmalıdır.

Son olarak;

Küresel ekonomilerdeki dönüşümler sebebiyle özellikle 2026 yılına kadar gerçekleştirmemiz gereken karbon emisyonunu azaltma zorunluluğumuz maliyet enflasyonunda ciddi bir artış riski doğurabilir. Bunun için de doğru maliyetlendirme analizleri ve doğru maliyet fizibilitesi çalışmaları oldukça önem arz etmektedir.

Ve bunun ışığında Yeşil enflasyon-karbon dönüşüm maliyetlendirmelerinin doğru şekilde analiz edilmesi çok ama çok elzemdir.

KAYNAKÇA

  • https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Temel+Faaliyetler/Para+Politikasi/Merkez+Bankasi+Faiz+Oranlari/1+Hafta+Repo

MÜCTEBA ONURHAN ÖZMUMCU

EKONOMİST

Bunlar da hoşunuza gidebilir...